12:50 - Hasan Armağan; Komşularıma hizmet etmek için bu yola çıktım
20:46 - Kurum’dan Beylikdüzülülere şartlı müjde!
13:02 - İBB, vektörlerle mücadele çalıştayı düzenledi
12:46 - Çekmeköy ve Sancaktepe’ye Müjde: Mart ayında metroları hazır
20:08 - Akgün, ‘Onlar uyurken ben sabahlara kadar çalışıyordum’
16:57 - Sendikalı çalışan sayımız 17 binden 80 bine ulaştı
16:51 - Akla, bilime, eğitime ihtiyacı olanları enstitü İstanbul İsmek’e davet ediyorum
19:18 - KAYA; TEK AMACIMIZ BEYLİKDÜZÜ’NE DEĞER KATMAK
19:21 - Başkan Akgün; “Bu güzel hazırlanmış bir senaryo”
15:59 - ‘Katil damgası yiyeceksiniz’
Rezervlerinin neredeyse tamamı Eskişehir’de bulunan ve yarım yüzyıllık bir geçmişe sahip olan lüle taşı, günümüzde zanaatkârlarının azalması sebebiyle unutulmaya yüz tutmuş değerlerimizden. Kardeş Kültürler Festivali ile zanaatkârları bir araya getiren Esenyurt Belediyesi, lüle taşını ve hikâyesini ustasından dinledi, vatandaşlarla buluşturdu.
Lüle taşının vatanı Eskişehir’den Esenyurt Kardeş Kültürler Festivali’ne gelen Zanaatkâr Hüseyin Savun, festivalin güzel geçtiğini belirterek lüle taşının yüzyıllar öncesine dayanan hikâyesini şöyle anlattı: “Lüle taşının geçmişi 400-500 sene öncesine dayanıyor. Eskiden devamlı olarak taşı çıkarılmış, Eskişehir’den Viyana’ya gönderilmiş, yani eskiden Viyana’da işlenmiş, ‘Viyana Taşı’ olarak tanıtmışlar ve ‘Deniz Köpüğü’ anlamına gelen ‘Meerschaum’ olarak adlandırılmış. ‘Kral’ lakaplı Ali Osman Usta ülkemizde çırak yetiştirmiş. 1960’lı yıllarda bu taşın ve zanaatının Türkiye’de olduğu meydana çıkmış. 1970’li yıllardan itibaren de bu taşı yurt dışına yasaklamışlar. Viyana elinde olduğu kadarını işlemiş ve sonra bu taşın Eskişehir’de olduğu tescillenmiş.”
45 yıldır lüle taşı işlemeciliği yaptığını söyleyen Savun, ülkenin lüle taşı bakımından zengin olduğunu, fakat işlemecisinin zaman geçtikçe azaldığını vurgulayarak, “Eskiden taşı çıkaran ve işleyen çoktu ama günümüzde gençlerimiz bu işi pek yapmıyor. Unutulmaya yüz tutmuş bir zanaat. Ham maddesi var ama çıkaran ve işleyen yok. Biz elimizden geldiği kadar geleneğimizi devam ettirmeye, ilerletmeye, herkese göstermeye ve tanıtmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Lüle taşı işlemeciliğinin inceliklerinden de bahseden zanaatkâr, “Ruhunuza işliyor diyebiliriz. Yaparken neyi yapacağınızı biliyorsunuz, başka bir şey kafanıza girmiyor ve sadece onu düşünüyorsunuz. Sevdiğim bir iş, sevmeden olmuyor. Lüle taşının nikotin emici, yani zehri alıcı bir özelliği olduğu için çoğunlukla pipolarda kullanılıyordu. Günümüzde pipoların yanı sıra turistik eşya, tespih ve takı olarak da işlenip değerlendiriliyor” dedi.
#Esenyurt Haberleri #Belediye #Haber #Gündem #Yaşam #Yerel #İstanbul #Haberler #Sondakika #Gazete